10 Ekim 2009 Cumartesi

Ayrılık Sevdaya Dair




Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Rüzgar uzak karanlıklara surmuş yıldızları
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
Onu çok arıyorum onu çok arıyorum
Her yerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum
Ayrılığımızı hisettigim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
Tedirgin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
Hiç bir ani tek basına yasayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili
Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
Gittikçe genisliyen yakılmış ot kokusu
Yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
Yansımalar tutmuş bütün sahili
Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili
Yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
Hava ağır toprak ağır yaprak ağır
Su tozları yağıyor üstümüze
Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır?
Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
Karanlık çoktu denize
Yalnızlık çakmak tası gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapını bir çalan olmadı mi hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
Yalnızların en büyük sorunu tek basına özgürlük ne ise yarayacak
Bir türlü çözemedikleri bu olu bir gezegenin soğuk tenhalığına
Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sigarız
Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız

Attila İlhan

Ölümünün 4.yılında Attila İlhan'a saygıyla...

6 yorum:

İ.x.İ.r dedi ki...

Büyük Üstad'ı saygıyla anıyoruz..

khaos dedi ki...

ustanın yüreğine
seninde eline sağlık..

Unknown dedi ki...

Attila İlhan'ın en büyük şiiri bence. Özellikle son bölüm çok etkileyi. Teşekkürler.

MAVİ TUTKU dedi ki...

Nasıl yorulmuşsam bezmişsem, sevda aşk gibi kelimeler ürpertiyor beni artık. Güzel bir şiir.

f.ferdi durusulu(günesinoğlu) dedi ki...

...Hava ağır toprak
ağır yaprak ağır

Su tozları
yağıyor üstümüze

Özgürlüğümüz
yoksa yalnızlığımız mıdır

Eflatuna çalar
puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı

Karanlık çöktü
denize

Yanlızlık çakmak
taşı gibi sert elmas gibi keskin...


bu aralar dostlar ile üzerinde en çok durduğumuz şiir'in en sevdiğim bölümü, ekim ayı üstadı anma ayı oldu pek de iyi oldu..

Dalgaları Aşmak dedi ki...

çok teşekkürler dostluğuna güneşin oğlu..