Bıktım; Yarı çıplak bir lanetten nasibimi almaktan
Eski yazıdan kalma
Ergen bir harf olmaktan
Bozgun iskelelerde tütünden öksürünce
İncindim; Yazıldığım gibi okunamamaktan
(Bülent Parlak)
21 Eylül 2009 Pazartesi
17 Eylül 2009 Perşembe
Masal
14 Eylül 2009 Pazartesi
Tereddüt
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep arkası yarın! arkası yarın! arkası yarın!
sanki hep arkalarda kalmışçasına yarın!
sanki hep arkalarda kalması gerekirmişçesine yarın
bölük pörçük yaşanırken aşklar, acılar, nefretler
başka insanların dillerinde, başka oyuncuların yeteneğinde
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
efektler kimin elinden, seslendirenler kim, konu ne
bir dinleyici gibi oturursunuz kendi hayatınızın önüne
meraklanırsanız, heyecanlanırsınız, sinirlenirsiniz de
oysa kahramanı olduğunuz oyunda
habersizken olanlardan, olacaklardan
ağlarken ince ince siz, titrerken yarım yarım..
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep
arkası yarın!
arkası yarın!
arkası yarın!
küçük İskender
12 Eylül 2009 Cumartesi
"Bir parça olsun utanç "
Dile kolay, tam 29 yıl. Çeyrek asırdan daha fazla bir süre bu. 12 Eylül 1980 tarihinde doğanlar bugün evlendiler, çoluk çocuk sahibi oldular.
Ama biz hala ne darbeyi yapanları yargıladık, ne de yakın tarihimizle yüzleştik.
Ve ne acıdır ki, Ankara Valiliği, ‘Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin 12 Eylül darbesinin yıldönümü nedeniyle düzenleyeceği miting için hazırlanan afişi ‘devlet büyüklerine hakaret edildiği’ gerekçesiyle yasakladı.
Güney Amerika ülkeleri bile darbecilerden hesap sorarken biz hala darbecileri baş tacı yapmaya devam ediyoruz.
10 Eylül 2009 Perşembe
Okuduklarımdan 4
Açıkoturumlar Çağı (Erendiz Atasü)
Sözler...Ve sözcükler...Onların önemini, yaşamsallığını, uçuculuğunu edebiyatcılar mı bilir? Yanılsama...Sözcükleri gürül gürül akıtamayan, ışıl ışıl saçamayan, küstürdükleri, kuruttukları yetenek pınarından zorla, damla damla sağanlar bilir sözdeki ağırlığı, kesiciliği, uçuculuğu, karşıtlıkları kaynaşma yanılsaması yaratmak üzere eklemleme gücünü... (S.48)
İnsan, at izlerinin hatırına it izlerini görmezden mi gelmeli? (S.70)
Dine dair en kolay yitirilen şey inanç.Toplumsal ve bireysel alışkanlıklar sürüyor.Düşünce ve davranış tarzı sürüyor.Bireysel sorumluluk diye bir şey yok gerçekte ortada.Sorumsuzluk var!Kötü bir şey mi yaptın, şeytana uydun.Başına bir felaket mi geldi? Tanrı öyle istedi, senin ne suçun ? (S.99)
Kişi içinde kaynayan yaşama hasretini bir başkasının yüzü veya dokunuşu aracılığıyla mı dışa vuruyor, görünür ve etkin kılıyordu ? (S.230)
Fleming, penisilini bulmasaydı, bir başkası mutlaka bulurdu.Ama Shakespeare, Hamlet'i yazmasaydı, dünya edebiyatı Hamlet'ten yoksun kalırdı. (S.284)
Hani,meşhur kelamdır, "ol mahiler ki derya içreler, deryayı bilmezler" ben de o misal, hayatın içinde kendi hayatımı bilmez olmuşum. (S.310)
Ne garip, insanın yitirdiği bedenide ağrıyor, olmayan derisi bile yanıyor unutulunca. Ne çok ölen var!Yetmedi mi, bizi yatırdıkları yalanuzlaşmanın sunak taşına! (S.344)
(Resim Salvador Dali)
Etiketler:şiir, resim, yazı,
edebiyat,
okuduklarımdan
6 Eylül 2009 Pazar
12 Eylül yaklaşırken...
Bir keklik daha, susarsam
vurulur mazılar arasında
Kekik kokularına takılır ömrüm
konuşsam ölümler adına.
N.Ömer Çetinay
Bir anlığına üzerinizden bir dozerin geçtiğini düşünün.Dozerin geçtiğini ama ölmediğinizi; sakat kaldığınız , aşağılandığınızı, ölen organlarınız için gözyaşı döktüğünüzü.İşte 12 Eylül o dozerdir ve işte Türkiye'de altında ezilen yalnız ve güzel ülkedir.
Bu sabah güne, Mersin 78'liler Derneği eski başkanı Ethem Dinçer'in Radikal İki'deki yazısı okuyarak başladım.Oldukça uzun bir yazı, bir kısmını paylaşmak istedim.
Mezarsız Veysel Güney'den darbecilere sorular...
Beni hatırladınız mı general?Ben Veysel Güney.Mezarsız ölüleri görürmüsün düşününce?Bak diğerleri de burada.Necdet, Serdar, Erdal, Ahmet, Kadir, Mustafa, İbrahim Ethem,Seyit, Necati, Ali, Ramazan, Ömer, Mehmet,, Erdoğan, İlyas, Hıdır.
Madem referandum istedin yargılanmak için, işte yapmaya geldik.Sen, turuncunun serbest, mavinin yasak, zarfların şeffaf olduğu bir referandum yapmıştın.Öyle yasakladın ki hayır oylarını, mavi kart haberleri için bile gazete toplattınız.Burada evette serbest, hayır da.Korkma general!Yargılanıp cezaevine girdiğinde resim malzemelerini almayız elinden.
Necdet Adalı'yı bilirsin general.Necdet giydi ilk beyaz gömleği.Üç kişilik heyetten askeri üyenin katkısıyla ikiye bir çıktı idam kararı.Askerlerin ne işi vardı sivil mahkemede?Evet oyu veren sivil yargıcın "TBMM kabul etmez nasıl olsa" diye evet verdiğini biliyor musun?Yasal zorunluluk ortadan kalksın diye, MGK'nın TBMM yerine konularak idamları onayladığını hatırlıyor musun?Daha 25 gün geçmemişti darbenin üstünden, astınız Necdet'i.İdamlara başlamasaknasıl kıracaktık halkın direnişini diye düşündün belki?
Bak bu Serdar...Sarı Serdar.Serdar Soyergin.Yakalanması, yargılanması ve idamı 42 gün sürdü.Avukat istemişti serdar.Cevabınız, "Daha önce böyle bir talepte bulunmadığı için reddedilmiştir" oldu.Daha öncesi yoktu ki general!Zaten ilk ve tek duruşmaydı!Serdar'ın yüzbaşıyı öldürdüğünü iddia ettiniz.Oysa mahkeme heyetide dahil dahil herkes biliyordu ki, yüzbaşıyı vuran Serdar değildi.Yaralı ayağıyla işkence yaptınız Serdar'a.Yine de öldürmediğini söyledi.Tek celse, tek duruşma.Serdar'ın kangren olmuş ayağı kesilse idam edilmeyecekti, ama kabul etmedi Serdar.Kitabına uydurup astınız onu.
Korkuttunuz general.Bastırdınız.Bir milyondan fazla kişiyi gözaltına aldınız.Yüzbinlerce kişiyi işkenceden geçirdiniz.Siz DAL'ı (Derin Araştırma Laboratuarı)bilir misiniz general?Filistin askısını, elektriği, Diyarbakır Cezaevi'ni?Esat Oktay Yıldıran'ı?Köpeği Co'ya esas durmayan tutsakların hayalarını ısırttığını bilir misiniz?Saatlerce lağım çukurlarında tutulduğunu bilir misin tutsakların?Fare yedirmenin ne demek olduğunu bilir misin?B.k yedirdiğiniz insanları unuttun mu?Babasının ço...... tecavüze zorlandığını bilir misin? Kapatacaklarmış Diyarbakır Cezaevi'ni. Kapanmadan bir geceni geçirir misin general?Dörtlerin yandığı koğuşta hemde!Zulmün üstüne ateşle ateşle yürüyenlerin koğuşunda? Bir gece general!..Korkma!Biz işkence yapmayız!
Ethem Dinçer
Yazı, daima 17 yaşında kalacak olan Erdal Eren ve diğerleriyle devam ediyor.
"Her şeyin üstüne bir gül işlenecek" diye yazmıştı üstad."Mezarsız ölülerin üstüne" O mezarsız ölü benim!Ben Veysel Güney!10 Haziran 1981'de asıtığınız, mezarı hala kayıp Veysel!
vurulur mazılar arasında
Kekik kokularına takılır ömrüm
konuşsam ölümler adına.
N.Ömer Çetinay
Bir anlığına üzerinizden bir dozerin geçtiğini düşünün.Dozerin geçtiğini ama ölmediğinizi; sakat kaldığınız , aşağılandığınızı, ölen organlarınız için gözyaşı döktüğünüzü.İşte 12 Eylül o dozerdir ve işte Türkiye'de altında ezilen yalnız ve güzel ülkedir.
Bu sabah güne, Mersin 78'liler Derneği eski başkanı Ethem Dinçer'in Radikal İki'deki yazısı okuyarak başladım.Oldukça uzun bir yazı, bir kısmını paylaşmak istedim.
Mezarsız Veysel Güney'den darbecilere sorular...
Beni hatırladınız mı general?Ben Veysel Güney.Mezarsız ölüleri görürmüsün düşününce?Bak diğerleri de burada.Necdet, Serdar, Erdal, Ahmet, Kadir, Mustafa, İbrahim Ethem,Seyit, Necati, Ali, Ramazan, Ömer, Mehmet,, Erdoğan, İlyas, Hıdır.
Madem referandum istedin yargılanmak için, işte yapmaya geldik.Sen, turuncunun serbest, mavinin yasak, zarfların şeffaf olduğu bir referandum yapmıştın.Öyle yasakladın ki hayır oylarını, mavi kart haberleri için bile gazete toplattınız.Burada evette serbest, hayır da.Korkma general!Yargılanıp cezaevine girdiğinde resim malzemelerini almayız elinden.
Necdet Adalı'yı bilirsin general.Necdet giydi ilk beyaz gömleği.Üç kişilik heyetten askeri üyenin katkısıyla ikiye bir çıktı idam kararı.Askerlerin ne işi vardı sivil mahkemede?Evet oyu veren sivil yargıcın "TBMM kabul etmez nasıl olsa" diye evet verdiğini biliyor musun?Yasal zorunluluk ortadan kalksın diye, MGK'nın TBMM yerine konularak idamları onayladığını hatırlıyor musun?Daha 25 gün geçmemişti darbenin üstünden, astınız Necdet'i.İdamlara başlamasaknasıl kıracaktık halkın direnişini diye düşündün belki?
Bak bu Serdar...Sarı Serdar.Serdar Soyergin.Yakalanması, yargılanması ve idamı 42 gün sürdü.Avukat istemişti serdar.Cevabınız, "Daha önce böyle bir talepte bulunmadığı için reddedilmiştir" oldu.Daha öncesi yoktu ki general!Zaten ilk ve tek duruşmaydı!Serdar'ın yüzbaşıyı öldürdüğünü iddia ettiniz.Oysa mahkeme heyetide dahil dahil herkes biliyordu ki, yüzbaşıyı vuran Serdar değildi.Yaralı ayağıyla işkence yaptınız Serdar'a.Yine de öldürmediğini söyledi.Tek celse, tek duruşma.Serdar'ın kangren olmuş ayağı kesilse idam edilmeyecekti, ama kabul etmedi Serdar.Kitabına uydurup astınız onu.
Korkuttunuz general.Bastırdınız.Bir milyondan fazla kişiyi gözaltına aldınız.Yüzbinlerce kişiyi işkenceden geçirdiniz.Siz DAL'ı (Derin Araştırma Laboratuarı)bilir misiniz general?Filistin askısını, elektriği, Diyarbakır Cezaevi'ni?Esat Oktay Yıldıran'ı?Köpeği Co'ya esas durmayan tutsakların hayalarını ısırttığını bilir misiniz?Saatlerce lağım çukurlarında tutulduğunu bilir misin tutsakların?Fare yedirmenin ne demek olduğunu bilir misin?B.k yedirdiğiniz insanları unuttun mu?Babasının ço...... tecavüze zorlandığını bilir misin? Kapatacaklarmış Diyarbakır Cezaevi'ni. Kapanmadan bir geceni geçirir misin general?Dörtlerin yandığı koğuşta hemde!Zulmün üstüne ateşle ateşle yürüyenlerin koğuşunda? Bir gece general!..Korkma!Biz işkence yapmayız!
Ethem Dinçer
Yazı, daima 17 yaşında kalacak olan Erdal Eren ve diğerleriyle devam ediyor.
"Her şeyin üstüne bir gül işlenecek" diye yazmıştı üstad."Mezarsız ölülerin üstüne" O mezarsız ölü benim!Ben Veysel Güney!10 Haziran 1981'de asıtığınız, mezarı hala kayıp Veysel!
5 Eylül 2009 Cumartesi
Okuduklarımdan 3
Taş Ve Ten (İnci Aral)
"Herşey durmadan değişiyor.Dinazor kuşa , balık insana, kökler bitkiye, rüzgar dalgaya dönüşüyor...Deneyim yazıya...Olay görüntüye...Ama insanın doğası, tutkusu, aczi pek az değişiyor ya da özünde hiç değişmiyor.Oysa tek bir insanın dünya yüzünde kapladığı yer çok küçük, mikroskobik ve ten geçici, varoluş çok kısa..." (s.118)
"İnsan gerçek anlamda umutsuzca sevebiliyor ancak.Çocuksu bir saflık ve korkuyla.Körü körüne.Seyirci değil, kahraman olarak.Tanrı değil, kurban olarak." (s.196)
"İnsan acıyı ve korkuyu reddedince hayatın diğer alanlarınada ulaşamıyor."(s.221)
"Zamanı geldiğinde herşey parçalara ayrılıp çözülüyor ve sonra sonsuza kadar yeniden parçalara ayrılıyor.Varoluşun kuralı bu süregiden ufalanma, giderek boşluk."(s.226)
Etiketler:şiir, resim, yazı,
alıntı,
edebiyat,
okuduklarımdan
3 Eylül 2009 Perşembe
Gün Eksilmesin Penceremden
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
C.Sıtkı Tarancı
(Resim eski çalışmalarımdan)
Etiketler:şiir, resim, yazı,
şiir,
yağlıboya resim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)