3 Ocak 2012 Salı

Sonsuzluk Ve Bir Gün


"Neden bütün hayatım sürgündeymişim gibi geçti? Neden sadece ve sadece kendi ayak seslerimi duydum evin içinde?"





İthaka

İthaka'ya doğru yola çıktığın zaman,

dile ki uzun sürsün yolculuğun,

serüven dolu, bilgi dolu olsun.

Ne lestrigonlardan kork,

ne kikloplardan, ne de öfkeli Poseidon'dan.

Bunların hiçbiri çıkmaz karşına,

düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu

ince bir heyecan sarmışsa eğer.

Ne Lestrigonlara rastlarsın,

ne Kikloplara, ne azgın Poseidon'a,

onları sen kendi ruhunda taşımadıkça,

kendi ruhun onları dikmedikçe karşına.

Dile ki uzun sürsün yolun.

Nice yaz sabahları olsun,

eşsiz bir sevinç ve mutluluk içinde

önceden hiç görmediğin limanlara girdiğin!

Durup Fenike'nin çarşılarında

eşi benzeri olmayan mallar al,

sedefle mercan, abanozla kehribar,

ve her türlü başdöndürücü kokular;

bu başdöndürücü kokulardan al alabildiğin kadar;

nice Mısır şehirlerine uğra,

ne öğrenebilirsen öğrenmeye bak bilgelerinden.

Hiç aklından çıkarma İthaka'yı.

Oraya varmak senin başlıca yazgın.

Ama yolculuğu tez bitirmeye kalkma sakın.

Varsın yıllarca sürsün, daha iyi;

sonundakocamış biri olarak demir at adana,

yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin,

İthaka'nın sana zenginlik vermesini ummadan.

Sana bu güzel yolculuğu verdi İthaka.

O olmasa, yola hiç çıkmayacaktın.

Ama sana verecek bir şeyi yok bundan başka.

Onu yoksul buluyorsan, aldanmış sanma kendini.

Geçtiğin bunca deneyden sonra öyle bilgeleştin ki,

Artık elbet biliyorsundur ne anlama geldiğini

İthakaların.

Konstantinos Kavafis

Önemli ve değerli olan İthaka'ya kavuşmak değildir, aslolan, varmaya çalışırken yapılan yolculuğun ta kendisidir.

Angelopoulos'un Eternity And A Day ismiyle bilinen en önemli yapıtlarından biri bu film.Filmde,yaşlı bir şairin son günlerinde, hayatın en değerli izlerinde yaptığı yolculuk döner gelir küçük bir göçmen çocuğun omuzlarına konar.Sarı yağmurlukla bisiklet sürenler, bayraklı bir eylemci,otobüste konser verenler ve daha birçok şey...Eleni Karaindrou'nun muhteşem müzikleriyle, sinemanın Homeros'undan , beni çarpan bir film....


- yarın ne kadar sürer ?

- sonsuzluk ve birgün kadar...




29 Aralık 2011 Perşembe

MİM : Yeni Yıl Dileklerim




Sevgili "yüreğimdeki yağmurlar" tarafından mimlenmişim.Uzun süredir blogla ilgilenemediğimden yeni gördüm ve neyse yılın son günlerinde cevaplıyorum.

Mim e gelince,yeni yıldan istediğimiz 12 dileğimizi yazıyoruz ve 12 kişiye gönderiyoruz.yeni yılda hepimizin dilekleri ,umutları var.O yüzden bu mim , 12 dileğini paylaşmak isteyen tüm blog arkadaşlarıma gidiyor.

Gelelim benim dileklerime ;

1- Depremlerin ve tüm doğal afetlerin zararlarını en aza indiren,yıkımlar olmadan bilimi ve tekniği dikkate alan bir devlet,

2- Gazetecilerin ve bilim adamlarının cezaevinde olmadığı bir ülke,

3- "Yetmez ama Evet" lerin değil," Demokrasi Hemen Şimdi" diyenlerin çoğaldığı bir ülke,

4- Kadın cinayetlerinin olmadığı bir ülke,

5- "Rıza" kelimesinin 13 yaşındaki kız çocuklarını yaralamadığı bir ülke,

6- Vicdan duygusunu kaybetmeyen bir toplum,

7- Üniversite öğrencilerinin cezaevlerinde olmadığı bir ülke,

8- Özgür basının olduğu bir ülke,

9- Vekil maaşlarına 15 dakikada zam yapılırken, insanca yaşama koşulları için zam isteyen asillerin üzerine su sıkılmadığı yerlerde sürüklenmediği bir ülke,

10-Sivillerin, terörist sanılarak bombalanmadığı bir ülke,

11-Barış içinde özgürce sokaklarda şarkılar söyleyerek kutladığımız bir yılbaşı,

12-Yaşamaktan onur duyacağım bir ülke

DİLİYORUM

BİR Azeri yeni yıl şarkısı eşliğinde herkese güzel yıllar diliyor ve bu şarkıyı Bakü'de olan oğluma gönderiyorum.:))

Sevgilerimle...

11 Kasım 2011 Cuma

BAKÜ – BAKI ( Rüzgarın şehri )




5 Kasım günü Azerbaycan Hava yolları ile Bakü ‘ye Doğru yola çıktık. 2.5 Saaatlik bir yolculuktan sonra, ismini bad-ı kübra’dan alan , daima esen Bakü’deydik. Akşam saati vardığımız için,Hazar kıyısında bir gezinti, bir şehir turu ve akşam yemeğinden sonra evdeydik.



Ertesi sabah kaltığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu.Tipi,boran ortalık…Doğru dürüst kar yağmayan şehir bizi karla karşıladı.Bir de buna Bakü’nün rüzgarı eklenince burnumuzu çıkartamadık dışarı.Bütün günü evde geçirdikten sonra akşamüzeri soluğu bir gürcü restoranında aldık. Khinkali, haçapuri,isimlerini şu anda hatırlamadığım leziz et yemekleri ve mükemmel ev şarabı … Ancak masayı silip süpürdükdükten sonra fotoğraf çekmek aklıma geldi.

Ertesi gün artık Bakü sokaklarındaydık. First Lady’nin Paris’e benzetmek istemesi nedeniyle, şehir merkezindeki bütün binalar beyaz bakü taşıyla restore edilmiş. Sovyet döneminden kalma binalar muhteşemdi. Hele ki gece… Bakü’nün merkezi geceleri gündüze göre çok daha güzel. Temizlenmiş yenilenmiş tüm eski binalar ışıklandırılıyor.Hem de çok estetik bir şekilde.Işıl ışıl bir kent merkezi…
Şehrin hertarafı birbirinden güzel park ve bahçeler ve heykellerle dolu.Ama ne yazık ki hertarafta da 20-25 katlı inşaatlar yükseliyor.







Şehrin merkezi, bir yaya bölgesi olan, restoranların, mağazaların, cafelerin yer aldığı Targovi.Bütün türk markalarına burada rastlıyorsunuz. Birde Park Bulvar adında bir Avm leri var ,orasıda aynı şekilde. Yani hiç yabancılık çekmiyorsunuz.
Akşam bir azeri restoranındaydık.bizden pek farklı değildi.Et ağırlıklı bir mutfak kebab ve ızgara…Votka içilmesi konusunda ısrarcı olsa da şef garsonumuz, tercihim rakıydı.
Oldukça pahalı bir şehir Bakü. 1 manat= 1 euro, paraları kıymetli. Alışveriş için özel birşeyleri yok.Hayatları petrol . Ama bir hediyelik eşya dükkanında Lenin’in eski bir büstünü gördüm aldım.Dünya… nerden nereye…





Devlet mezarlığı sanki bir açıkhava heykel müzesi gibiydi. Sanatçıların, ileri gelen kişilerin mezarları birer sanat eseri sanki. Biraz ileride ise Shahidlar Xiyabani (Şehitler Mezarlığı) var. Azerbaycan’da şehit olan Türk askerlerin anıt mezarı ile Türk Diyanet Vakfı’nın yaptırdığı cami de bu noktada.





Şehrin en ilginç yerlerden biri Icari Şahar (İçeri Şehir) dedikleri tarihi ve turistik kısım. Dar sokaklarında çok güzel evler, camiler ve kervansaraylar var. Etrafı surlar ve kulelerle çevrili. İçeri Şehir’de Şirvan Şah Sarayı…Aşağı doğru yürüdüğünüzde Kız Kalesi’ne varıyorsunuz.




Müzeler galerilerde gezildi tabii. Modern Sanatlar Müzesi’ne hayran kaldım ve Mikail Abdurahmanov’un resimlerine…





Hava şartları nedeniyle Bakü dışındaki milattan önce 3-1’inci bin yıllara ait arkeolojik yerlere gidemedik.Umarım baharda bir yolculuk daha yapar oralarıda gezerim.
Salamat qalın. Görüşərik.