21 Eylül 2010 Salı

Gülmek..



“Dünyayı yöneten yedi tanrı,Tanrı güldüğünde doğdular…(Onun) kahkasından sonra ışık göründü…İkinci kez katıla katıla güldü; her yer su oldu.Üçüncü gülme patlamasında Hermes göründü; dördüncüde yaratma; beşincide yazgı; altıncıda zaman.Sonra,yedinci gülüşten önce Tanrı’ya korkunç bir ilham geldi, ama o kadar kuvvetli güldü ki, gözyaşlarından insan ruhu doğdu.”
( M.Ö. 3.yüzyılda yazılmış bir Mısır papürüsünden…)



Gün boyu üstünde düşünmeden yaptığımız bir eylem gülmek.Gündelik hayatımızda bizi güldüren şeyler nelerdir ?Nelere güleriz, kimlere güleriz ?( Ben kesinlikle Cem Yılmaz’a çok gülüyorum:))
Psikeart ,iki ayda bir çıkan, her sayısında bir konuyu (aşk, şiddet, utanç,yaratıcılık v.s) ele alıp derinlemesine inceleyen, nefis resimlerle desteklenmiş , psikiyatri ve sanatı birleştiren bir dergi. O kadar güzel yazılar var ki, kimi zaman altını çizme gereği hissediyorsunuz okurken.10.cu sayısının (Temmuz-Ağustos) konusu “Gülmek”… Bu sayıda da birbirinden güzel yazılar var.


“Olur olmaz gülmenin “iyi bir şey olmadığını”, ciddiyete, resmiyete
dolayısıyla da otoriteye karşı bir şey olduğu hepimize öğretilmiştir.
Çocukluğumuzdan beri tüm ciddiyet kesbeden durumlar gülmenin
yasaklandığı durumlardır. Gülerek iş yapmak ise “cıvımak” fiilinin
eşliğinde gerçekleşmek zorundadır. “Devlet” kavramı da
gülmemeye yeminli durumların bileşkesidir. Bütün tiranlar,
diktatörler asık suratlıdır örneğin, kolayca gülmezler. Hatta
güldüklerini gösteren görüntülerin altında “insani yanlarına” vurgu
yapılması çok alışılmış bir klişedir. Ortaçağ kasveti ve o çağın dini
uygulamalarına ya da bütün dinlerin bağnaz uygulamalarına getirilen eleştiriler hep
“gülmeyen yüzler” üzerinden yapılır. Ceberrut, insana nefes aldırmayan, körü körüne itaat
dayatmasının yüzüdür asık suratlılık ve özgürlüktür gülme eylemi; otoritenin hiç
istemeyeceği cinsten bir özgürlük çağrısıdır. Umberto Eco’nun dev yapıtı “Gülün Adı”nda
William ile Jorge’nin diyalogunda gülme eyleminden tam da bu özellikleriyle şöyle söz
edilmektedir:
- “Ama gülmekle ilgili bu incelemede seni korkutan neydi? Bu kitabı ortadan
kaldırarak gülmeyi ortadan kaldıramazsın.”
- “Kuşkusuz, hayır. Gülme bedenimizin güçsüzlüğüdür; yozlaşması, yavanlığıdır.
Köylünün eğlencesi, sarhoşun özgürlüğüdür; kilise bile akıllıca davranarak,
şölenlere, şenliklere, panayırlara, insanı neşelendirerek öteki isteklerden ve
tutkulardan uzuak tutan bu günlük yozlaşmaya izin vermiştir... Ama gene de gülme,
basit insanların savunması, halk için kutsal olmayan bir gizem olarak kalır.”
“...Tanrı’nın kurulu düzenine başkaldırmaktansa, yemeğinizi yiyip sürahilerle şişeleri
devirdikten sonra, düzeni alaya alan pis güldürülerinizin tadını çıkarın. ...eşekler ve
domuzlara yaraşır cümbüşlerde kendinizi yitirin... ama burada, burada... burada (bu
kitapta), gülmenin işlevi tersine dönüyor, sanat düzeyine yükseltiliyor; bilginler
dünyasının kapıları gülmeye açılıyor; böylece gülme, felsefenin ve hain tanrıbilimin
konusu oluyor. ...Gülmek, köylüleri şeytan korkusundan kurtarır; çünkü aptallar
şenliğinde, Şeytan da bir zavallı aptal olarak belirir; bu yüzden de denetim altına
alınabilir. Ama bu kitap insanın kendisini Şeytan korkusundan kurtarmasının bilgelik
olduğunu anlatabilir. ... Gülmek, bir köylüyü bir an için korkudan kurtarır. Ama yasa
korku aracılığıyla kendini kabul ettirir; yasanın gerçek adı Tanrı korkusudur.”
Oysa, İncil’in Yaratılış bölümününde “Tanrı, ‘İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer
yaratalım’ dedi, ‘Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere,
yeryüzünün tümüne egemen olsun.’ Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan
Tanrı suretinde yaratılmış oldu.” denilmektedir. Jorge’ye karşılık William konuya güldürenin
de ağlatanın da aynı Tanrı olduğu şeklinde yaklaşmakta, böylece gülmenin Şeytani yanı,
bir anda, yerini hem gülmenin hem de ağlamanın Tanrısallığına bırakıvermektedir. “Neden
güleriz” sorusuyla başlamıştık, “insan olduğumuz” için diye bitirebiliriz.

Sonsöz: “Korkmayın gülün; gülünce, gözlerinizin içi gülüyor. Kendimi sizden alamıyorum.”

( Timuçin Oral’ın Gülmek pirzola yemeye eşdeğerse kolestrolümüz de yükselir mi? yazısından )


Ve Brecht’le bitireyim ; “mizahın olmadığı yerde yaşamak zor, ama herşeyin mizah olduğu yerde yaşamak daha da zor”




22 yorum:

CEPAYNASI dedi ki...

bu dergiyi merak ettim...
düşmeli peşine :)

Unknown dedi ki...

Paylaşımın güzeldi gülmek ilgilendiğim bir konu.diğer konularla tanrılar ilgilensin:)

sophie'nin dünyası dedi ki...

gülmeye çok ihtiyacım olduğu bugünlerde bu ihtiyaca değişik bi şekilde bakar oldum şimdi.
halbuki ne güzel bir şeydi gülmek.

yorumlarda pek iz bırakmasam da yazılarını beğeniyorum, ellerine sağlık.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Ve ülkemizle devam edelim; sokağa çıktığında, televizyonu açtığında, iş yerinde, mizah ve kara mizah güldürü ustalarına her an, her zaman büyük bir malzeme...belki de onun için ülkemizde yaşamak zor!

Sınırsız ve giderilmesi imkansız talepleriyle bir horoz gibi kabaran burjuva-küçük burjuva, yönetim kadroları iktidarla kendilerini özdeşleştirirken, mutlak tin ve mutlak dehşete varacak kadar ileri giderek, önce kendilerini yasaklar, arkasından tabanını... Tinsel devlerin vakur duruşu, boş gösterişle, patlamaya ve vurup kırmaya yatkındır. Büyük harflerle "Yaratılış" derken, benliklerini şişirmeye ve bütün sorunları küçültmeye yarayan o zorlayıcı istenci kastediyorlardır büyük bir akıllının ahmaklığıyla...Elysium'un gül bahçelerinin kokusunu anlatan sözler, atılan kahkahalar, gülmeler, tek bir gülün kokusundan alınan zevke indirgenemeyecek kadar ihtişamlıdır ancak daha çok bir bürokrat odasının sigara kokusunu çağrıştırır yasaklarıyla umursamadan. Kudrete özenen zaaf, yükseldiği söylenen burjuvazinin düşüncesini büyük bir saflık ve ahmaklıkla ideolojiye teslim
etmiştir...daha sınıfın istibdata karşı esip yağdığı dönemde bile, kendine koyduğu yasaklarla ve en ironisi, kendileri mizah dergilerinin en güzel köşelerini
kapmışlardır..

Gülmek çok iyidir ve herkese çok yakışır - çok saygıdeğer büyüklerimiz dışında - o halde
gülelim acınacak halimize sevgili D.Aşmak :)




.

ali zafer sapci dedi ki...

Benzer şekilde düşünüp aynı şeyi almışız değil mi! Selamlar.

sufi dedi ki...

"7.gülüş:Tanrı'ya korkunç bir ilham geldi, o kadar kuvvetli güldü ki, gözyaşlarından insan ruhu doğdu."
Demek ki bu yüzden "GÖZYAŞI "kutsal ve sihirli bir şeymiş gibi şişelerde saklanırmış.Kederden değil de sevinçten sonra akan gözyaşlarında kimbilir ne sırlar saklı.Bu sıralar kolay gülemesek de güldürebilenlere aşk olsun diyorum.Ruhumuz onlar sayesinde dinleniyor çünkü sevgilerimle.

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Sevgili cepaynası,
düşün, düşün ))


HÜSEYİN USTA,
kahkahanız eksik olmasın :)


Sophie'nin dünyası,
teşekkür ediyorum.Kendinizi gülmekten alıkoymayınız.

Dalgaları Aşmak dedi ki...

JİVAGO,
Henry Bergson diyor ki;"gülme herşeyden önce bir düzelmedir.Toplum kendisine karşı saygısızca davranışların öcünü gülme ile alır."
Sanırım bu yüzden çok gülüyoruz :))


alizafer zapci,
evet, güzel bir konuyu paylaştık."onların bitmeyen öfkesi varsa,bizimde susmayan gülüşlerimiz olacak."


sufi,
gülmenin dayanılmaz ağırlığı sanki değil mi?Sevgiler benden...

aikon dedi ki...

DERGİYİ okudum cem yılmaza yapılan göndermeler ilginçti..:)

minimalist dedi ki...

dergiden haberim yoktu; teşekkürler ilk fırsatta alacağım... gülmek konusunda ise düşündem "hep gülmek gülmek ve gülmek istiyorum" diyorum...

Esin Bozdemir dedi ki...

Gülmek üzerine; birbirinden ilginç kıssadanhisseler ve betimlemelerle harika bir paylaşım yazısıydı sevgili dalgaları aşmak...Öncelikle dergi oldukça ilgimi çekti. Böyle çok özel tasarım ve içerik ile hazırlanan dergilere her yerde ulaşabilmek biraz zor olsa da web üzerinden temin edebilirim sanırım...

Gülmeleri karıştırmış, rotasını şaşırmış ve darmaduman olmuş bir millet için; için için kanayan yaralarımıza ve güleriz ağlanacak hallerimize!..
her şeye rağmen bizleri güldürebilenlere aşk olsun!

sevgilerimle...

Dalgaları Aşmak dedi ki...

aikon,
evet, nefis bir yazıydı o da:))
Henry Bergson ))


minimalist,
eski sayılardan da paylaşım yaparım belki.Daha önce niye paylaşmadım bu dergiyi ki ??Sanırım "gülmek" fazla ilgilendiriyor beni )


Esmir,
Bence nefis bir dergi,reklama da çok az yer veriliyor.Kitap okuyor hissine kapılıyor insan.Sanırım D&R larda bulabilirsin.
Sevgilerimle

lityummm dedi ki...

çoğu zaman unuttuğum birşey olsa da gülmek çok güzel..

Dalgaları Aşmak dedi ki...

lityummm,
sakın ama sakın unutma...Herşeye rağmen gül olur mu ?

gülsen VAROL dedi ki...

Adımın hakkını verdiğimi düşünürüm ben.. Gül- sen demişler .. Ben de "peki" demişim!!!Severim gülmeyi.. kahkahalarla .. senin o güzel maskelerine benzer benim gülüşüm!!! hüznün çirkinliğini saklar..
Nefis bir yazıydı.. gözlerimin önüne senin o güzel gülüşün geldi sevgili dalgalarıaşmak..

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Hep gül olur mu Gülsen..harika gülüyorsun çünkü :)

bilge dedi ki...

Can arkadaşım gülmelerin gülümsetmelerin hiç eksik olmasın..beni güldüren ender arkadaşlarımdan biri de sensin ..bunu zaten biliyordun değilmi?..sevgiler..

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Bilge'ciğim,
herşeye inat kahkahalarımız çınlatsın ortalığı )))

çakıltaş dedi ki...

merhaba, tesadüfen rastladım bloğuna iyiki de rastlamışım...dergi ilgimi çok çekti. bulurum umarım

sevgiler

Zeugma dedi ki...

Mizahsız bir hayat düşünemiyorum..
Yüzü hiç gülmeyen insanlardan nefret ediyorum.. Bu kadar netim bu konuda...

Harika bir post hazırlamışsın konuyla ilgili..
Teşekkürler canım..Sevgiyle...

Dalgaları Aşmak dedi ki...

çakıltaş,
merhaba...Teşekkür ederim hoş gelmişsiniz.Sevgiler


Zeugma'cığım,
Benim de ciddiyetle asık yüzlü olmayı karıştıranlara tahammülüm yok.Gülmek,güldürmek hatika bir eylem.Teşekkür ediyorum.Sevgilerimle

deeptone dedi ki...

bu da mükemmel bir post. gülmek iyi. çok iyi. ama brecht de haklı. cem yılmaza gülünmez mi. psikeart da cogitonun farklı bir türü. güzel tebi. eco da.

blogunu sevdim haliyle.
özgün.