10 Haziran 2010 Perşembe

Soraya'yı Taşlamak




Şu günlerde Khaled Huseyni’nin Bin Muhteşem Güneş romanını okuyorum.Afganistan’da Taliban dönemini anlatıyor ve ağırlık Afgan kadınları.Okurken yeterince gerildiğim yetmezmiş gibi üstüne bir de Soraya’yı Taşlamak filmini izledim. İzlenmesi zor bir film.
Tamamı ile gerçek olaydan yola çıkılmış. Konu recm (taşlanarak öldürülme).

"olmayın riyakârlık edenlerden
bir yanda yüksek sesle
Kuran'ı dillendirirken
öte yanda ahlaksızlığını
sakladığını zannedenlerden"

İran'ın büyük şairi Hafız'a ait olan bu dizelerle başlıyor film.



İran’da, bir gazeteci arabası bozulduğu için izbe bir kasabada mahsur kalır. Burada Zahra adında bir kadına rastlar ve onunla sohbet etmeye başlar. Zehra yeğeni Süreyya’nın hikayesini anlatmaya başlar. Amacı, gencecik bir hayatın sönüp gitmesine neden olan bu olayı tüm dünyanın öğrenmesidir. Süreyya, daha genç bir kadınla beraber olmak için kendisinden kurtulmak isteyen kocası tarafından sadakatsizlikle suçlanmış; kimseyi suçsuz olduğuna inandıramamış ve köy halkı tarafından recm edilmiştir.

Soraya’yı Taşlamak filmi, insanın kanını donduran ve gerçeklerle insanın yüreğini acıtan bir gerçeği gözler önüne seriyor.Gerçek hikaye tüylerimi diken diken etti, Hele Süreyya’nın ve diğer kadınların bunu kabullenişi,taşla öldürülme alanına gidiş ve bekleyiş…İlk taşı babasına attırmaları, sonra kocası ve oğulları… Atılan her taş, beni irkiltti sanki bana geliyordu o taşlar…Tekbir getirerek taş atan o vahşi sürü…Çok sarsıcıydı.İzlenmesi gereken bir film Soraya’yı Taşlamak…

Öte yandan, ülkemizde de üstü kapalı bu infazlar işleniyor bizde de örflere sığınılıyor. Hemen her gün başka isimlerde, başka kentlerde kadınlar öldürülüyor.İnsanın en temel hakkı olan "yaşam hakkı" namus gerekçesiyle yok ediliyor.

Kadın özgürleşirse toplum özgürleşir.

26 yorum:

Neşetuana dedi ki...

ben izlememiştim, paylaştığınız için teşekkür ederim.

sadeceselin dedi ki...

paylaşım için çok teşekkürler,
bu arada kitap müthiş :)

Junon dedi ki...

benim de izlemek istediğim filmlerden biri bu...
toplu halde cinayet işlemek nasıl örf, adet oluyor, bunu yapanlar nasıl insanız diye geziyor anlayamıyorum

Adsız dedi ki...

http://benyazarsamolur.blogspot.com/2010/06/stoning-of-soraya-m.html

Demiştim ben de. Duygu sömürüsü yapıldığını düşünenler var filmle ilgili. Taşlanma sahnesinin öyle abartılmasına ne gerek varmış! Gerçekler ne kadar da sancılı, kabul edemiyor kimse. Şeri hükümlere göre öyle karar verilmez diyor kimisi de recm cezasına, doğrudur. Bu sinema, gerçek olaylardan uyarlansa da. İstediği gibi çarpıtabilir bence amacı doğrultusunda. Hiç rahatsız olmadım.

ezgilimelodi dedi ki...

Khaled Hosseini'nin önce "uçurtma avcısı"nı daha sonra "bin muhteşem güneş"kitabını okudum.İkisi de beni çok etkilemişti.Hatta birinci kitabın filmi de çekilmişti.
Bahsettiğin filmi seyretmedim.Merak ettim şimdi...
Fırsat bulup seyretmek istiyorum.
Sevgiler

bilge dedi ki...

2 kitabıda okudum filmi seyretmedim daha önce kitaplardan çok etkilendiğimi sana anlatmıştım değilmi sevgili arkadaşım filmi izlemedim merak ettim seyrederken dayanabilirmiyim bilmiyorum sevgilerimle..

aysegul dedi ki...

Ablacıgım bana bıraktıgın bı yorumda,erkek ve kız
çocuklarının nasıl yetıstırıldıgını,
ebeveyınlerce kızların nasıl otelenıp,oglanların ''nesıyle'' ovuldugunu yazmıstın.Su an da meydanlarımızda tekbir getırenler fırsatını bulsa yobaz
kafalarıyla Soraya'yı Taşlamak fılmının beterını yaparlar.Bu tur müslumanlar belasını bulsun.
''Kadın ozgurlesırse toplum ozgurlesır'' dıe yazmıssın, benım bu toplumdan hıc ama hıc umudum yok gercek bı devrım
yapılmadıkca. Sevgılerrr

GİZEMLİ ŞAİR dedi ki...

özgürlük anlayışınızın nasıl olduğunu merak etmeye başladım bu yazınızla?

Esin Bozdemir dedi ki...

Gerçek bir olaydan yola çıkılarak filmleştirilen "The Stoning of Soraya M. / Soraya'yı Taşlamak" filmini bende en kısa zamanda izlemek istiyorum.

Kabul edilemez bir gerçek olmakla birlikte hayal ürünü olmayan ve yapılan istatistiklerle 15 yılda bin kadar kadının ( malezya suudi arabistan ve iranda özellikle cuma namazından sonra ) bu yöntemle öldürüldüğü biliniyor."

Ülkemde yaşayan kadınların asla başına gelmesini istemeyeceğim bir vahşet bu! ama eski bir film olmakla birlikte "vurun şu kahpeye" filminde yaşanılanlar ne kadar gerçek ise! hala ülkemizde kadınların pek çok şiddete madur kaldığı da bir o kadar gözardı edilemez gerçek!

demek ki tamamen hiç bir şey yaşanmıyor diyemeyiz.demokrasi mucadelesi vermeyen toplumların gelecegi hep aci oluyor ve bir yazarin ve bir yonetmenin bu cabasini da bu açıdan çok takdir ediyorum. İnsanın en temel hakkı olan yaşam hakkını yaratıcı dışında hiç kimse elinden alamaz!bu ne Müslümanlığa ne de demokrasiye yakışır!

bu güzel paylaşım için teşekkürler sevgili dalgalarıaşmak...

minimalist dedi ki...

çok doğru en son cümleni de çok sevdim; kadın özgürleşirse toplum özgürleşir!

Filmi seyredebilir miyim bilmiyorum zorlanırım gibime geliyor :(( ama merak da ettim.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Talibanın Türkiye örgütlenmesi, yaptıkları işkencelerle öldürülüp beton altına gömülenler ve bunlarla il-ilçe örgütü mücadelesini sürdüren dürüst savcı ve polislerin başına gelenler hala aklımızda sevgili Dalgaları Aşmak. Bin Muhteşem Güneş, Türkiye gerçekleri ve tehlikenin büyüklüğü insanı ürpertiyor. Kadın özgürleşirse toplum özgürleşir dileklerine katılıyorum.
Sevgilerimle..

GÜVEN SERİN dedi ki...

İçim acıdı... İzlemeye korktum. İnsan, insanlığın taş dersi ile yüzleşemedi...

Adsız dedi ki...

Cahil cesareti bu kadar korkunç ve hadsiz işte.Modern bir toplumda recm i gerçekleştirenlerin hepsi ağır cazalarla yargılanır.Din adı altında baskı ve korku rejimi yaratarak insanları koyun sürürsü haline getirirler ve bir baba kendi kıznı taşlar.

Çınar dedi ki...

Filmi duydum izlemeye cesaret edemedim.

Kadının, recmle değilse de, benzer biçimlerde namus cinayetlerine kurban gitmesi ülkemizin de gerçeği ne yazık ki.
Senin de dediğin gibi; kadın özgürleşirse toplum özgürleşir. Umarın bu çok uzak bir hayal olarak kalmaz.

Sevgiler

Unknown dedi ki...

Sevgili dalgaları aşmak ya kadın özgürleşmek istemezse.Sokaklarda
kara çarşafıyla dolaşan gencecik
kızları,bir dönem okullarda ateşli
türban gösterileri yapan kız öğrencileri her gördüğümde.aklıma hep kadın özgürlüğü gelirdi.erkekleri anladım tamamda
bir kadın kendi özgürlüğünü nasıl
yok etmk ister işte bunu hep kendi,kendime sormuşumdur.henüz anlamışta değilim.

beenmaya dedi ki...

tek farkımız orada göstere göstere atıyorlar bizde ise el altından ki ancak ölüm haberlerini aldığımızda öğreniyoruz yaşananları...

agin dedi ki...

ortadoğu coğrafyasında ''insan'' olmak zor ama kadın olmak daha da zor..
halbuki medeniyetin doğduğu coğrafyaların kadınları onlar..

Kaka Kuka dedi ki...

Aynen kadın özgürleşirse, toplum özgürleşir :)

Unknown dedi ki...

Senin cümlelerinle birlikte fragman bile çok etkileyici, böyle olaylardan etkilenirim ama farkındalığımın artması için izleyeceğim. İnsanlar bir türlü insanın her şeyden bağımsız bir şekilde değerli olduğunu kavrayamaması ne acı. namus, ırk, cinsiyet, yaşam tarzı, her şey boş bir insanın yaşam hakkının yanında. Sevgiler.

gülsen VAROL dedi ki...

Buraya benim özgürlük anlayışımı yazmak istemiyorum... bazı şairler rahatsız olabilir diye düşündüğümden.. Aslında sayfa benim olsa, rahatsız olmaları ve gizli kalmalarını sağladıklarını düşündükleri perdeleri indirmek için aşağı, elimden geleni yaparım ama sana olan saygımdan susuyorum sevgili dalgalarıaşmak..

Kadın özgür olursa, orospu olmaz!
Böyle olacağını düşünenelere ilk taşı ben atmak isterim!
sevgilerimle..

Afet Ergü Şaşmaz dedi ki...

Şu bulamadığım zaman artık beni bulsada bende bu kitaplara filmlere zaman ayrabilsem, benimde favorimdir bu tarz konular...sevgiler canım.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Sevgili Dalgaları Aşmak , bloğuma kadar uğrar mısın? Bir ödülünüz var. Dostlukla...

Adsız dedi ki...

kadın hiç birzaman özgür olamaz kendimizi kandırmayalım bizim kafamızda bile bikalıp var onun azıcık üstüne çıktıkmı rahasız olyoruz .biz kadınken bile eve zamanla esneme oluyor ama hiçbir zaman özgür olamayız. filmi duydum izlemek istemiyorum konusundan dolayı karnım ağrır benim öyle gergin olaylarda aslında bildiğimiz olaylar :(

Zeugma dedi ki...

İnsanın inanası gelmiyor..Maryam Ayubi adlı İranlı kadın geldi aklıma.. Recme Karşı Uluslararası bir komite vardı(halen var). İran hükümetine yaptığı tüm çağrılar cevapsız kalmış ve kadın recm edilmişti..

Çağdışılıktan da öte bu bir insanlık ayıbıdır, tüm dünyanın protestolarla ayaklanması gerekir, diyorum.
Ve bizdeki töre cinayetlerinin recmden hiçbir farkı yok. Hatta daha korkunç...

Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

devlet işleri ile din işlerinin birbirinden ayrı olması ne kadar önemli bir şey. kıymetini bilmek için ille birilerinin taşlanması, haksız muamelelere maruz kalmasına gerek yok. çok ince bir çizgi var. o çizgiyi geçince insanlar din adına yaptıkları şeyin altında eziliyorlar. iran arabistan ya da afganistan gibi ülkelerde olan budur. nedense hep de kadın üzerinde daha baskındır bu tür rejimler. kadın fitne sebebi olarak görülür.
birileri bunları söyleyince hemen çıkıp "ama gerçek islam bu değil" vb şeyler söylüyorlar. geçiniz efendim bunları. mesela gerçek islam falan değil. herkesin gerçek islam ı kendine, herkesin dini, dinsizliği kendine. beraber yaşayabilmek için konulacak kuralları kutsal kitaplardan öğrenmeye gerek yok. akıl, mantık, empati denen şeyler var. inançla, mezheple, cemaat mantığı ile devlet yönetilmez.
ne zamanki bunun farkına varır toplumun çoğunluğu o zaman aşarız şeriat kaygısını, rejim kaygısını.

teşekkürler dalgaları aşmak, vesilenle güzel şeyler paylaşılmış.

Adsız dedi ki...

Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.