10 Eylül 2009 Perşembe

Okuduklarımdan 4



Açıkoturumlar Çağı (Erendiz Atasü)

Sözler...Ve sözcükler...Onların önemini, yaşamsallığını, uçuculuğunu edebiyatcılar mı bilir? Yanılsama...Sözcükleri gürül gürül akıtamayan, ışıl ışıl saçamayan, küstürdükleri, kuruttukları yetenek pınarından zorla, damla damla sağanlar bilir sözdeki ağırlığı, kesiciliği, uçuculuğu, karşıtlıkları kaynaşma yanılsaması yaratmak üzere eklemleme gücünü... (S.48)

İnsan, at izlerinin hatırına it izlerini görmezden mi gelmeli? (S.70)

Dine dair en kolay yitirilen şey inanç.Toplumsal ve bireysel alışkanlıklar sürüyor.Düşünce ve davranış tarzı sürüyor.Bireysel sorumluluk diye bir şey yok gerçekte ortada.Sorumsuzluk var!Kötü bir şey mi yaptın, şeytana uydun.Başına bir felaket mi geldi? Tanrı öyle istedi, senin ne suçun ? (S.99)

Kişi içinde kaynayan yaşama hasretini bir başkasının yüzü veya dokunuşu aracılığıyla mı dışa vuruyor, görünür ve etkin kılıyordu ? (S.230)

Fleming, penisilini bulmasaydı, bir başkası mutlaka bulurdu.Ama Shakespeare, Hamlet'i yazmasaydı, dünya edebiyatı Hamlet'ten yoksun kalırdı. (S.284)

Hani,meşhur kelamdır, "ol mahiler ki derya içreler, deryayı bilmezler" ben de o misal, hayatın içinde kendi hayatımı bilmez olmuşum. (S.310)

Ne garip, insanın yitirdiği bedenide ağrıyor, olmayan derisi bile yanıyor unutulunca. Ne çok ölen var!Yetmedi mi, bizi yatırdıkları yalanuzlaşmanın sunak taşına! (S.344)

(Resim Salvador Dali)

2 yorum:

İ.x.İ.r dedi ki...

Edebiyat yürekten gelir kimse Shakespeare'ın hissettiklerini hissedemezdi cümlelerini kuramazdı evet..
Yine çok güzel bu sözler Dalgalaı Aşmakcım:)

atesinsesi dedi ki...

değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir...