5 Haziran 2009 Cuma

Mavi evdeki acının ressamı ..

Dün gece "Frida" filmini tekrar izledim.Frida Kahlo'nun hayat öyküsünden bir kez daha etkilendim.
Sıradan bir insanın kendisine acıyarak kahrolmasına yol açacak şartlar, bu aykırı ve ayrıksı kadının çarpıcı bir hayat yaşamasına neden olmuş.Önce çocuk felci, onsekiz yaşındayken dehşet verici bir trafik kazası, hayata tutunmak için resim yapmaya başlama...Ardından Diego Rivera ile fırtınalı bir evlilik, boşanmaları ve tekrar evlenmeleri ki, Diego onun için herşey ;"başlangıç Diego - yapıcı Diego - ressam Diego - babam Diego - oğlum Diego - sevgilim Diego - kocam Diego -dostum Diego - anam Diego - ben diego - evren Diego olarak tanımlıyacaktır.
Artan sağlık sorunları, kangren olan sağ bacağının diz altından kesilmesi, bitmiyen sağlık sorunları hergün ölüme biraz daha yaklaşma...
Yaşamını kısıtlayan bedensel ve ruhsal acılarının sanatsal yaratıcılığla üstesinden gelmeye çalışan Frida'nın, öldüğünde arkasında bıraktığı son tablosu " Yaşasın Hayat" isimli bir natürmort.



"Rüyaları asla resmetmedim.Canlandırdıklarım benim gerçeklerimdi. Frida Kahlo "

1 yorum:

YüReKTeN DaMLaLaR dedi ki...

etkileyici
etkilendiğim nadir filmlerdendir