5 Aralık 2013 Perşembe

DELİLER !


     George Orwell “delilik tek kişilik azınlıktır” demiş çok zaman önce…Belki de kişinin en saf hali, gerçek biz...
     Deliler genellikle " sahipsiz " kalmışlardır. Neden?
Çok basit. Hepimiz delilerden korkarızda ondan. Oysa onların herhangi bir insandan daha zararlı,daha tehlikeli olabileceğini kanıtlayan ne tek bir araştırma vardır, ne de bu doğrultuda istatistiksel veriler...
   
  "Bir hasta yatmıştı.Dosyasında, çıplak bir şekilde E5 i trafiğe kapattığı için polis tarafından getirildiği notu vardı.Neden yaptığını sorduğumda, "ceketkaplumbağaseykobeşezdiler" dedi    hızla, tek kelimeymiş gibi…

 Sonradan anladım ki, bir kaplumbağanın ezildiğini görünce sinirlenmiş, yolun ortasına dikilmiş; ama insanlar sağından solundan geçmeyi sürdürünce, soyunup giysilerini ve saatini (Seiko 5) koyarak yolu kesmeye çalışmış ama onları da ezerek geçmişler.”(Bakırköy Akıl Hastanesi’nin Gizli Tarihi)

   Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde bir dönem personele okuma yazma eğitimi vermiş olan Bedia Tuncer, bir taraftan da akıl hastalarıyla ilgilenmiş ve akıl hastalarının yazdıkları şiirleri derleyerek bir şiir kitabının yayınlanmasına vesile olmuş. 1964 senesinde Matbaa Teknisyenleri Basımevince İstanbul’da basılan kitap, belki de dünyada türünün tek örneği.


İşte o şiirlerden bazıları;
FİLOZOF ET
Doğdum büyüdüm okuma, başıma oldu dert;
Askerlik çağı, vazife itham, emir, terhis et…
Dünya evi varmış, anladım o da dert!…
Alnıma çizilmiş tımarhane elim akibet cür’et
Sonu ne olur bilmem ne bir adalet?
Uyan kabrinden ey ünlü filozof sokrat,
Yolunu öğret beni de filozof et…
Ya da Allahım yeter azat et!…


Şiirlerden bir tanesi “Şizofreni” ismini taşıyor ve şairimiz! kendisini akıl hastası olarak görenlere şaştığını ifade ediyor. Şiirin altına Bedia Tuncer’in aldığı not ise enteresan:
“Günde16 paket sigara içen hastanın şiirlerinden biri daha. Bu hastanın sigara içişi kadar giyinişi de enteresandır.” 



   
 Fazla söze gerek yok sanırım.
... Ve son söz Edgar Allan Poe'dan,

"delilik sandığınız şeyin sadece
duyuların fazla keskinleşmesi olduğunu
söylememiş miydim ben size?"


B.V.



3 Aralık 2013 Salı

CİNS KIRIMI...





"Şimdi dünya boşlukta yavaş
Sen bütün canlılardan uzaksın yalnızsın
Rüzgâr uslandı doruklarda
Dağ çiçekleri uykuya vardı
Ay bacadan aştı uyumaz mısın"

(Gülten Akın)



(Resim 100x100 B.V.)

               

2 Aralık 2013 Pazartesi

PAKOCAN


      16 Sene önce bir köpek sahiplenelim mi derken ansızın girdi hayatımıza. 2 Aylık güzeller güzeli,tatlı mı tatlı bir bebişti. O güne kadar hep sokaktaki kedi ve köpeklerle haşır neşir olmuştum.İlk aylarımız bir kabus gibiydi. Tuvalet eğitimi verene kadar, evdeki halılar silinmediği kadar silindi, yıkandı. Ama o kadar tatlıydı ki kızmak ne mümkün...Tuvalet eğitimi için verdiğim ödül çikolatasını bile, önce anlayamadı, her çiş yaptığında ödül alacağını sandı :) karşıma geçer , gözümün içine baka baka çişini yapar çikolatasını beklerdi. Büyüdükçe, bizi kızdırmaktan öte güldüren huylar ortaya çıkarttı. Ailecek evden çıktığımızda, banyodan tuvalet kağıdı sokak kapısına kadar antre boyunca çekilir, didik didik edilir, kapıyı açıp tam basacağımız yere bir çiş gölü bırakılırdı.Ve eve girdiğimizde, onu,banyoda kapının arkasında "ceza yeri"nde bulurduk.:) "yaparım, cezamı da çekerim" şeklinde kendi çapında meydan okurdu. Her zaman sokakta beslediğim köpekler olmuştur. Anneler, yavrular... Bunu hissettiği an,evde mamalarını saklamaya kalkar, dışardakilere her yemek götürdüğümde bana ait bir eşyayı dönüşte parçalanmış bulurdum.Kıskanç kızım benim:)Ama yine de kızamazdım ki...


    Onun maceraları anlatma bitmez. Onun sayesinde, etrafımızda, hayvanları sevmeyi, onları kabul edip saygı duymayı öğrenenler oldu. Şimdi 16 yaşının içinde. Ve yaşlanma süreçleri insanlar gibi... Kulakları ağırlaştı, hareketleri ağırlaştı, gözlerinde katarakt başladı, dişleri dökülüyor...
    Ona rahat bir yaşlılık sağlamaya çalışırken, ne yazık ki, veterinerinin yanlış bir operasyonu yüzünden son bir senemiz Veteriner Fakültesi kapısını aşındırmakla geçti.
    Bu sabah yine oradaydık. Hastalığı metastaz yapmış ve akciğerinde bir tümör mevcut. Sevgili Pako'm yaşlandıkca kendimi doğal sürece hazırlasam da, onu çaresiz görmek içimi çok acıtıyor. Bir köpek bir insanın ruhuna bu kadar derin mi etki eder? Hayatımıza renk, anlam ve sevgi katan Pako'mla belki de yolun sonuna geldik.
     Bir çok insana, tüm canlıların yaşam hakkına saygıyı ve hayvan sevgisini hissettirdiğin için, hayatımıza kattığın renk için çok teşekkür ederim SEVGİLİ KÖPEĞİM...

B.V.