16 Kasım 2009 Pazartesi

Okumak ve izlemek üzerine...



T
akmaya çalışırken kuyruğunu,
Birlikte yaptığımız şeytan uçurtmasının,
Görürdüm çırpınırdı ufacık kalbin.
Hatırımdan bile geçmezdi,
Sana duyduklarımı söylemek.
Acaba hala yaşıyor musun?

O.Veli

Bu yaz, Khaled Hosseini'in Uçurtma Avcısı romanını okumuştum.Dün gece filmini izledim.Şundan iyice emin oldum ki, okuduğunuz kitabın daha sonra filmini izlemeyeceksiniz veya önce filmi izleyeceksiniz.Aynı duyguyu İsabel Allende'nin Ruhlar Evi'nde yaşamıştım.Kitabı okumuştum, bir destandı üç kuşağı içine alan...Filmde, aradaki bir kuşak yoktu. Tabi senarist ve yönetmende haklı ancak sığdırmışlardı bir kuşağı atlayarak.Hadi o çok uzun bir romandı.Ya Uçurtma Avcısı ?370 Sayfalık bir kitap ve Emir ile Hasan'ın dostluğu,daha doğrusu arkadaşlık, dostluk, sadakat adına çok önemli bir karakter olan Hasan çok eksik kalmıştı,daha sonra Talibanı ifade edecek olan Asef karakteri filmin ilk yarısında yeterince vurgulanmamıştı.Böyle olunca, Emir'in vicdan azabı ve vicdan muhasebesi havada kalıyordu.
Salkım Hanımın Taneleri filminde tam ters bir durum yaşamıştım.Filmi izledikten sonra, sinemadan çıkar çıkmaz kitabı almıştım.Çok beğendiğim bir filmdi ve kitabı da okuyunca herşey daha yerine oturmuştu.
Sanırım bundan sonra kitabını okuduğum hiçbir filmi izlemeyeceğim.

(Dip not-Lise yıllarımda, tiyatro oyunları da okumak gibi bir alışkanlığım vardı ve edebiyat öğretmenimle aram çok iyiydi.kompozisyonlar da hep tam nottu. Bir de şimdi yazabilsem :) )


13 Kasım 2009 Cuma

Yüzünü aradım geçtim...





Birbirini tekrarlayan günlerin yaslı boğuntusunda nedir aradıkları insanların? Bu koşuşturmada, bin telaşla herkes birileriyle bir mutluluk düşü kuruyor; o düşle ıslanıyor, o düşle uyuyup uyanıyorlar; sonra düşleri de yakıyor günler. Bu kez yeni bir düş daha kuruyorlar; sonra bir daha, bir daha!


Bütün düşleri yakıyor günler…


Yaşam yanılmanın, insanlar yanıltmanın ustası oldukça, yine yeni düşler deniyor ve deneniyorlar…İşte her düşün peşine bir şarkıyı takıyorlar. Düş gidiyor, peşisıra şarkı da…Birde(n) paramparça oluşunu görüyorlar düşlerin.Her düşle bir şarkıyı yakıyorlar… Şarkılar yakıyorlar, şarkılar yakıyorlar; şarkılar onları yakıyor sonra.


/İnsan,

insanın diyalektiğine tükürüyor; insanı yakıyorlar!/


(Yılmaz Odabaşı-Yüzünü Aradım Geçtim yazısından)


9 Kasım 2009 Pazartesi

Başlıksız...


D

Dünyanın en berbat espirisine malzeme olmuş durum...Hani, iki göğsün tam ortasına gelip yerleşen kocaman bir ağaçkakan gagalayıp durur kalbinizi, oturunca daralırsınız, kalkınca yorulursunuz, yatınca uyuyamaz, uyuyunca uyanamazsınız.Yok yok, yaşamın karşıt anlamı ölüm değildir.Can sıkıntısıdır...Offfff...